Sınır Koyamayan İnsanlar Sürekli Bu Cümleleri Kullanır
- Zeynep İzgi ile Arınma Yolculuğu
- 27 Mar 2024
- 6 dakikada okunur

Ben onlara yetemiyorum...
Yaptığım hiç bir şeyi görmüyorlar..
Ben asla takdir etmez... Konumuz hep onun hayatıdır... Bu evin/ofisin hizmetçisi benim zaten! Beni hiç kimse anlamıyor... Değer görmüyorum... Kendime ayıracak 5 dakikam yok benim.. Ancak işi düşerse iyi geçinir benimle... Bütün iş yükü benim üzerimde... Yapmayacaktım ama kıyamadım... Bunlardan biri yada bir kaçı tanıdık geliyorsa okumaya devam etmelisin... Krizde olan arkadaşının yanında olmak için ne yapıyorsan onu bırakır ve koşarsın.
Tüm bu tarz destek alan dostların sana teşekkür ederler, onları gerçekten anlayan tek kişinin sen olduğumu söylerler ve hatta onları gerçekten tanıyan ve gerçekten konuşabilecekleri tek kişi de sensindir. Ve yardım edebildiğin için kendini iyi hissedersin. Şu ana kadar bunda yanlış bir şey varmış gibi görünmüyor, değil mi?
Ancak eğer bu ilişki bağımlı ise, onu bu şekilde yapan şey duygusal desteğin tek taraflı olmasıdır. Duygusal desteğe ihtiyaç duyan sen olduğunda bu arkadaşlar karşılık verir mi?
Hayatımda olup bitenlerle ilgili bir şeyler paylaştığında onların bu ilgisini çeker mi, yoksa bir şekilde konu hep onlar, onların sorunları, onların hayatı mıdır?
Dönüp dolaşıp konu onlara geldiğinde onları teselli eden, fikirler veren sen misin?
Yani tek konuştuğun onların hayatı (eşi/işi/çocukları/sevgilisi/borçları/seyahatleri/diğer arkadaşları) mı?
Arkadaşlarının bu şekilde yanında olmakla doğru şeyi yaptığını düşünüyor olabilrsin.Empat olduğundan hislerini onlar anlatmadan da fark edebilirsin, hatta belki bunlar aile bireylerin, iş arkadaşların ve benzeridir.. Günün sonunda iş bölümü gerektiğinde onlar bunu hiç becemediklerinden yada sevmediklerinde/beli-başı vb. ağrıdığından/çok önemli bir veli toplantısına katılacaklarından/moralleri bozuk olduğundan gibi türlü sebeplerle işler sen mi sırtlanıyorsun?
İşte o zaman bu ilişkilerin gerçek doğasını görmen gerekli.
Dengeli değil! Bunu fark ettiğinde öfkelendiğin kendini kullanılmış hissettiğin bir evreye geçebilirsin.
Senden faydalanıldığımı hissedebilirsin. Bu insanlar enerjini tüketmişlerdir fark etmeden bunca zamandır. Yüzleşmen gereken gerçek bu yüzden artık gitmeleri gerekiyor. Bu ne kadar acımasız ve soğuk olsa da bu aşamayı atlattığında mutluluk yüzde yüz garanti. Çünkü gerçekten zehirli olan bazı insanlardan kurtulmuş olacaksın.
Ancak ÇOK ÖNEMLİ bir şey anımsamalısın, sonlandırılamayacak bazı ilişkiler de vardır, özellikle de daha karmaşıksa, çok büyük bir geçmiş bağlantısıyla bir dostluksa mesela... Hiç kimse her zaman tamamen kötü ya da iyi değil. Hiç bir şey siyah yada beyaz değildir. Ve bu da kafa karışıklığı yaratsa da bu ilişkileri çok daha zarif bir şekilde yönetmeyi öğrenmek gereklidir.
İşte burada sağlıklı psikolojik sınırlar koymak, alan ve mesafeyi kullanmayı öğrenmek önemlidir.
Belki hemen başarı gelmeyecektir ancak bu pratiğe devam etmelisin.
Sınır koyman gereken insanlar şunlardır:
İlk olarak, enerjini tüketmek üzere olanları fark etmeyi öğrenmelisin.
Teselli edilmeyi reddeden bir yapıları varsa, sen ne söylersen söyle, kendilerini daha iyi hissetmiyorlarsa, sorunlarına yapıcı bir çözüm duymak istemiyorlarsa, sadece duyguları ve davranışları için sonsuz onay istiyorlarsa... burada sorun var..
Eğer bu, biraz stres atmak için ‘’arada bir yaptıkları’’ bir şeyse, sorun değil. Ancak kendilerini rahat hissetmek için her zaman sana güveniyorlarsa o zaman bazı sağlıklı sınırlar koymak zamanı gelmiştir.
Artık, onları sakinleştirmeye çalışmamalısın, kendine bunu yapmanın senin işim olmadığını hatırlat sık sık. Kriz anlarında onları rahatlatmak yerine çoğunlukla “Anlıyorum. Peki ne yapmak istediğini biliyor musun?” gibi sorularla kendi çözümlerini bulmalarına itebilirsin sohbet gidişini. Sessizce dinleyip, zihninde onlara dakikalar ile sınırlı bir süre vermeni tavsiye ederim.
Onların sorumluklarını üzerilerine düşen işi yüklenmemlisin,
Senden onay, yardım veya güvence alamadıklarında başka çareleri kalmayacak kendi içlerinde çözüm arayacaklar (belki de enerjisini emecek sıradakine geçecekler).
Diyelim ki sonlanması gereken toksik bir ilişkidesin. Bu ilişki yönetimi ve sınır koyma işinin püf noktası suçluluk veya kötü hissetmeden oradan ayrılmayı öğrenmektir. Ona bir süre tanımıştınız zihninizde ona ayrılan süreden sonra onları dinlemek yerine ortamdan uzaklaşın "Bak, gitmem lazım" demeyi deneyin.
Hatırlamak gereken önemli kural sevdiklerimizin zorlu bir süreçten geçmesine izin vermek zor ve yardım edebilirsin, ancak bazen müdahale etmemek, verebilecek en iyi yardımdır.
Ayrıca kendinizi güvende hissettiğinizde onlarla dürüstçe konuşabilirsin, tabi ki mutlaka kontrollü bir şekilde. “Bana böyle hissettiriyorsun… ya da bunu hep yapıyorsun” gibi suçlayıcı sözler kullanmamalıyız. Çünkü bu sadece dram yaratır ve dramada enerji tüketiyor. Bunun yerine onlarla deneyimimin nasıl olduğu hakkında konuşmalısın. “Bunu söylediğinizi duyduğumda şunu ve bu şekilde hissediyorum…” gibi şeyler söylenebilir. Mümkün olduğu kadar tarafsız ve mümkün olduğu kadar gerçekçi tutmalısın. Eğer seni seviyorlarsa bunu duymak isteyeceklerdir.
Tabi şunu da unutmamalısın eğer onlarla konuşmaya karar verirsen, anlamama ihtimali de var.
Ama yine de, öyle hissetse bile içindekileri bastırıp boğaz çakranı bloke etmek yerine yerine, aklından geçeni ‘’şefkatli bir dille’’ söylemen önemlidir. Her zaman hiçbir şey söylememek daha kolay ancak fikrini söylemezsen dengeli bir ilişki kurma şansın olamaz.
Özellikle narsist veya çok toksik olanlarla mesafe yaratmalısın, ne kadar yakın olursa olsun.Başlarda bu konuda kendini suçlu hissedebilirsin ama özgürleşmelisin. Eğer bir hayvan seni ısırırsa ne kadar hayvansever olursan ol ona yaklaşmaya devam edersen ve seni ısırmasına izin verirsen bu senin suçundur.
Ruhen daha bilinçli, daha olgun, ruhsal gelişim yolculuğundaki insanlar aşırı gelişmiş bir empatiye sahip, aşırı duyarlı ve sezgisel oluyorlar. Kendimizle başkaları arasındaki farkı hissetme konusunda pek iyi değilizdir. İnsanlar arasındaki ayrımı bazı insanlar kadar keskin bir şekilde hissetmiyoruz. Sınır bize doğal gelmiyor. Karşılığında hiçbir şey beklemeden kulak vermek, empati kurmak ve rahatlatmak hissi
daha çok iyi hissettiriyor, daha çok biz gibi değil mi? Ancak artık fark etmelisin bu... bu gerçek bir sorun....
Senden ne haber?
Bağımlı ilişkiler yaşadın mı? Yaşıyor musun? Senin dinamiğin daha eşit olduğu, dengeli ilişkileri yönetme konusunda önerilerin neler?
Krizde olan arkadaşının yanında olmak için ne yapıyorsan onu bırakır ve koşarsın.
Tüm bu tarz destek alan dostların sana teşekkür ederler, onları gerçekten anlayan tek kişinin sen olduğumu söylerler ve hatta onları gerçekten tanıyan ve gerçekten konuşabilecekleri tek kişi de sensindir. Ve yardım edebildiğin için kendini iyi hissedersin. Şu ana kadar bunda yanlış bir şey varmış gibi görünmüyor, değil mi?
Ancak eğer bu ilişki bağımlı ise, onu bu şekilde yapan şey duygusal desteğin tek taraflı olmasıdır. Duygusal desteğe ihtiyaç duyan sen olduğunda bu arkadaşlar karşılık verir mi?
Hayatımda olup bitenlerle ilgili bir şeyler paylaştığında onların bu ilgisini çeker mi, yoksa bir şekilde konu hep onlar, onların sorunları, onların hayatı mıdır?
Dönüp dolaşıp konu onlara geldiğinde onları teselli eden, fikirler veren sen misin?
Yani tek konuştuğun onların hayatı (eşi/işi/çocukları/sevgilisi/borçları/seyahatleri/diğer arkadaşları) mı?
Arkadaşlarının bu şekilde yanında olmakla doğru şeyi yaptığını düşünüyor olabilrsin.Empat olduğundan hislerini onlar anlatmadan da fark edebilirsin, hatta belki bunlar aile bireylerin, iş arkadaşların ve benzeridir.. Günün sonunda iş bölümü gerektiğinde onlar bunu hiç becemediklerinden yada sevmediklerinde/beli-başı vb. ağrıdığından/çok önemli bir veli toplantısına katılacaklarından/moralleri bozuk olduğundan gibi türlü sebeplerle işler sen mi sırtlanıyorsun?
İşte o zaman bu ilişkilerin gerçek doğasını görmen gerekli.
Dengeli değil! Bunu fark ettiğinde öfkelendiğin kendini kullanılmış hissettiğin bir evreye geçebilirsin.
Senden faydalanıldığımı hissedebilirsin. Bu insanlar enerjini tüketmişlerdir fark etmeden bunca zamandır. Yüzleşmen gereken gerçek bu yüzden artık gitmeleri gerekiyor. Bu ne kadar acımasız ve soğuk olsa da bu aşamayı atlattığında mutluluk yüzde yüz garanti. Çünkü gerçekten zehirli olan bazı insanlardan kurtulmuş olacaksın.
Ancak ÇOK ÖNEMLİ bir şey anımsamalısın, sonlandırılamayacak bazı ilişkiler de vardır, özellikle de daha karmaşıksa, çok büyük bir geçmiş bağlantısıyla bir dostluksa mesela... Hiç kimse her zaman tamamen kötü ya da iyi değil. Hiç bir şey siyah yada beyaz değildir. Ve bu da kafa karışıklığı yaratsa da bu ilişkileri çok daha zarif bir şekilde yönetmeyi öğrenmek gereklidir.
İşte burada sağlıklı psikolojik sınırlar koymak, alan ve mesafeyi kullanmayı öğrenmek önemlidir.
Belki hemen başarı gelmeyecektir ancak bu pratiğe devam etmelisin.
Sınır koyman gereken insanlar şunlardır:
İlk olarak, enerjini tüketmek üzere olanları fark etmeyi öğrenmelisin.
Teselli edilmeyi reddeden bir yapıları varsa, sen ne söylersen söyle, kendilerini daha iyi hissetmiyorlarsa, sorunlarına yapıcı bir çözüm duymak istemiyorlarsa, sadece duyguları ve davranışları için sonsuz onay istiyorlarsa... burada sorun var..
Eğer bu, biraz stres atmak için ‘’arada bir yaptıkları’’ bir şeyse, sorun değil. Ancak kendilerini rahat hissetmek için her zaman sana güveniyorlarsa o zaman bazı sağlıklı sınırlar koymak zamanı gelmiştir.
Artık, onları sakinleştirmeye çalışmamalısın, kendine bunu yapmanın senin işim olmadığını hatırlat sık sık. Kriz anlarında onları rahatlatmak yerine çoğunlukla “Anlıyorum. Peki ne yapmak istediğini biliyor musun?” gibi sorularla kendi çözümlerini bulmalarına itebilirsin sohbet gidişini. Sessizce dinleyip, zihninde onlara dakikalar ile sınırlı bir süre vermeni tavsiye ederim.
Onların sorumluklarını üzerilerine düşen işi yüklenmemlisin,
Senden onay, yardım veya güvence alamadıklarında başka çareleri kalmayacak kendi içlerinde çözüm arayacaklar (belki de enerjisini emecek sıradakine geçecekler).
Diyelim ki sonlanması gereken toksik bir ilişkidesin. Bu ilişki yönetimi ve sınır koyma işinin püf noktası suçluluk veya kötü hissetmeden oradan ayrılmayı öğrenmektir. Ona bir süre tanımıştınız zihninizde ona ayrılan süreden sonra onları dinlemek yerine ortamdan uzaklaşın "Bak, gitmem lazım" demeyi deneyin.
Hatırlamak gereken önemli kural sevdiklerimizin zorlu bir süreçten geçmesine izin vermek zor ve yardım edebilirsin, ancak bazen müdahale etmemek, verebilecek en iyi yardımdır.
Ayrıca kendinizi güvende hissettiğinizde onlarla dürüstçe konuşabilirsin, tabi ki mutlaka kontrollü bir şekilde. “Bana böyle hissettiriyorsun… ya da bunu hep yapıyorsun” gibi suçlayıcı sözler kullanmamalıyız. Çünkü bu sadece dram yaratır ve dramada enerji tüketiyor. Bunun yerine onlarla deneyimimin nasıl olduğu hakkında konuşmalısın. “Bunu söylediğinizi duyduğumda şunu ve bu şekilde hissediyorum…” gibi şeyler söylenebilir. Mümkün olduğu kadar tarafsız ve mümkün olduğu kadar gerçekçi tutmalısın. Eğer seni seviyorlarsa bunu duymak isteyeceklerdir.
Tabi şunu da unutmamalısın eğer onlarla konuşmaya karar verirsen, anlamama ihtimali de var.
Ama yine de, öyle hissetse bile içindekileri bastırıp boğaz çakranı bloke etmek yerine yerine, aklından geçeni ‘’şefkatli bir dille’’ söylemen önemlidir. Her zaman hiçbir şey söylememek daha kolay ancak fikrini söylemezsen dengeli bir ilişki kurma şansın olamaz.
Özellikle narsist veya çok toksik olanlarla mesafe yaratmalısın, ne kadar yakın olursa olsun.Başlarda bu konuda kendini suçlu hissedebilirsin ama özgürleşmelisin. Eğer bir hayvan seni ısırırsa ne kadar hayvansever olursan ol ona yaklaşmaya devam edersen ve seni ısırmasına izin verirsen bu senin suçundur.
Ruhen daha bilinçli, daha olgun, ruhsal gelişim yolculuğundaki insanlar aşırı gelişmiş bir empatiye sahip, aşırı duyarlı ve sezgisel oluyorlar. Kendimizle başkaları arasındaki farkı hissetme konusunda pek iyi değilizdir. İnsanlar arasındaki ayrımı bazı insanlar kadar keskin bir şekilde hissetmiyoruz. Sınır bize doğal gelmiyor. Karşılığında hiçbir şey beklemeden kulak vermek, empati kurmak ve rahatlatmak hissi
daha çok iyi hissettiriyor, daha çok biz gibi değil mi? Ancak artık fark etmelisin bu... bu gerçek bir sorun....
Senden ne haber?
Bağımlı ilişkiler yaşadın mı? Yaşıyor musun?
Senin dinamiğin daha eşit olduğu, dengeli ilişkileri yönetme konusunda önerilerin neler?
Sevgi ve Işıkla, Zeynep İzgi




Yorumlar