Kendinizi İlk Sıraya Koymak Bencillik midir?

Bencillik ve kendini önceliklendirme sıklıkla karıştırılan kavramlar. Kendimizi ilk sıraya koymanın gerçekten ne anlama geldiğini, neden önemli olduğunu ve bunu gerçekçi ve destekleyici bir şekilde nasıl yapacağımızı anlamamızın ÇOK önemli olduğuna inanıyorum. Bu yüzden bu gönderiyi hazırlamak istedim.

Kendimizi önceliklendirmenin gerçek anlamını anlamak için, önce ne olmadığı konusunda netleşmeliyiz .

Kendimize öncelik vermek;

Kendi çıkarımız için başkalarını sömürmek değildir;

İhtiyacı olanlara yardım etmemek değildir;

İlişkilerde dikkatsiz, özensiz ve destekleyicilikten uzak olmak değildir;

Toplumumuz ve dünyaya karşı sorumluluklarımızı red etmek değildir.

Tam tersi; kendimize öncelik vermek; bir başkasının bize direttiği hayallerini veya toplumsal standartları yerine getiren bir yaşam seçmeden, kendimizi ‘’tamamlanmış ve özgür’’ hissettiren bir hayat yaratmamızdır. Gerçek ihtiyaçlarımızı, öz saygımızı öncelik vermek ile ilgilidir.

"Kendimiz’’, özümüz, saf gerçekliğimiz; bencil güdüler, düşüncesizlik ve entrika içermez. Sağlık, barış, saygı, sevgi, ahlaki değerler ve sorumluluk içerir. Bu yüzden kendimizi öncelik vermek zararsızdır. Bedeniniz ve ruhunuzun dinlenmeye, beslenmeye, huzura, içsel bakışa ihtiyacı var. Biz kendimizi hiçe sayıp başkaları için, onların talepleri veya ihtiyaçları için yaşamaya başladığımızda, zamanla ruhumuza ve bedenimize yaşatacağımız ‘’yoksunluk’’ bizi o çok ön plana koyduğumuz işleri yapamaz, önceliklendirdiğimiz kişilere bakım veremez hale getirecektir. Bu yüzden yeni bir yol belirlemeliyiz.

Öz bakım, öz şefkat, öz sevgi, öz değer bedenimizin her gün ihtiyaç duyduğu su, vitamin ve mineraller gibi, ruhumuzun gereksinimidir. Çoğumuzun atalarından alıp kabul ettiği ‘’Saçımı süpürge ettim.’’ senaryosunun sonunun defalarca, ‘’Kıymetim bilinmedi.’’ repliği ile sonlandığını gördük, duyduk. Bundan feyz alalım.

Bedeninizin sinyallerini dinleyip ona saygı duyarak, kendi seçimlerinizi ve fikirlerinizi özgürce dile getirip gerektiğinde ‘’hayır’’ demeyi başararak, hayatınızı sadeleştirerek böylece mesela karmaşık bir evi toplayıp temizlemek yerine enerjinizi kendi mutluluğunuza yönelerek yaşamayı seçerseniz, güvenli sınırlar çizebilirsiniz.

Ve tabiki kendimizi tam olduğumuz hali ile kabul etmeliyiz, belki de en zorlu aşama bu olsa da; kendimizi olduğu gibi kucaklamak, mümkün olduğu kadar mükemmel olduğumuzu hissetmek, kusurlarımızda da iyi yanlar görmek bizi iyileştirir.

Gerçek mutluluğa, barışa, sağlıklı ilişkilere ve iyi bir insan olmaya kolaylıkla kavuşmanızı dilerim.

Sevgiyle Kalın,

Zeynep İzgi